15 Temmuz bir darbe değil işgal harekâtıdır. Yılların ihmali ile gelmiştir. Örgüt fark edilemediği için değil, teşvik edildiği için büyümüş ve kurumlarımızı ele geçirmiştir.
Çok geç tavır alınmıştır ve örgütle mücadelede Cumhurbaşkanı yalnız bırakılmıştır.
Halk üzerine düşen görevi gece yarısı yerine getirmiş ve işgale izin vermemiştir. Meydanlardaki bağımsızlık şölenleri, Yenikapı mitingi ile yeni bir aşamaya geçecektir. Artık başımızı iki elimizin arasına alıp düşünme vaktidir.
Bin yıllık devlet geleneğimiz, neden bu tehlikeyi zamanında ve bir refleks olarak bertaraf edememiştir? Putin’in gördüğü ve uyardığı sözde okul gerçekte terör yuvalarını biz neden göremedik? İstihbaratımız aslında kime çalışıyor? Bugün meydanlarda coşkulu konuşmalar yapan bazı siyasiler, milletin yüzüne bakınca ne hissediyorlar?Geçmişte Milli Eğitim Bakanlığını, bu eli kanlı teröristlere teslim edenler, hala ortalıkta dolaşarak bize akıl vermeye devam edecekler mi?
Çürümüş kurumlarla bu mücadele nasıl verilecek? Yüzde doksan beşi ele geçirilmiş emniyet, asker, yargı vs. kurumlar, yapılan yüzde üç ihraçlarla temizlenmiş oldu mu? Dereyi geçerken değiştirmediğimiz atlar, yarın bizi tepince ne diyeceğiz? Hiç mi adam kalmadı? Tankın namlusuna kafasını sokanlar ne zaman adam yerine konulacak? Çok önemli kurumlarımızın yüzde doksan beşi ele geçirilmişse, yüzde doksan beş temizlik yapmadan güvende olacak mıyız?
Savrulmalarımız nerede son bulacak? “Devlet dinimizi yasaklıyor ve Müslümanlara zulüm ediyor.” diyerek bir asırdır sabırla ve ilkeleriyle mücadele verenlerle; “Dindarlar devleti ele geçirip bizi yok edecekler.” diyenlerin; hep beraber yok olma tehlikesini görünce, Yenikapı’da sergileyecekleri birliktelik; yeniden kuracağımız devlet düzenimizin sağlam temeller üzerine oturmasına yetecek mi?
Abartmıyorum 15 Temmuz 2016 tarihi, milli mücadele ruhunu yeniden kuşanmaktır. Milli mücadelede cepheye mermi taşıyan çarşaflı Anadolu kadını, o gece kamyonun direksiyonuna aynı ruhla geçmiştir. Hiç kimse bugün yaşananları, inançlı insanlara ve inancımıza yükleyerek, bizi yeniden yüzyıl kaybedeceğimiz bir yolun başına getirmeye çalışmasın. “Vatan ve Millet sevgisi imandandır.” diyen bir din; yanlış süreçlerin sonunda hain terör örgütlerinin işini kolaylaştıran bir mekanizmaya dönüşmüşse, sorgulanması gereken dinimiz değil, uygulanan katı laiklik uygulamasıdır.
Biz, yıllardır söylediğimizi yine söylemeye devam edeceğiz. Farklılıklarımız zenginlik kaynağımızdır. Hiç kimsenin, kendisi gibi düşünmeyen kardeşine zulüm etme hakkı yoktur. İsteyen istediği dine inanır. Bu topraklar İslam yurdudur, burası Müslümanların ülkesidir. Sadece “Dinde zorlama yoktur.” ilkemiz, batının; sadece kendine hizmet eden sahte bütün kavramlarını çöpe atmamıza yetecektir.
Kurtuluşumuz, Anadolu’nun eli nasırlı asil insanlarını, kafasını kiraya vermiş satılık beyinlerin yerine bir an önce devlet kademelerine getirmemizdedir. Gizlenen hainleri temizlemekte gecikilmemelidir. 15 Temmuz gecesi gördük ki eğitimli hainden, adanmış Anadolu insanı çok daha önemlidir. Askerlik görevinde aldığı sınırlı eğitimle, on beş dakikada hainlerden teslim aldığı tankı, vatanı için hainlere karşı kullanabilen insanımız, yeni kurtuluş ve kuruluşumuza ilham kaynağı olmalıdır.
Talat YAVUZ
Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı
Yorum Yazın